|
30 Mart 1972 10 Devrimcinin katlediği haberi geçiyordu telekslere... Bir köy evinde kıstırılan 10 yoldaş Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz, Hüdai Arıkan, Sabahattin Kurt, Saffet Alp, S. Kazım Özüdoğru oligarşinin kurşunlarının hedefiydiler, Türkiye halkları adına. Kızıldere KIZILDERE olmadan önce ufak bir Karadeniz köyüydü yoksul köylülerin yaşadığı. Kızılderede o hain 30 Mart sabahından önce horozlar öterdi yeni birgünün habercisi; ancak o 30 Mart sabahı öten horozlar deiğildi; bazukalardı, toplardı, tanklardı. Ama o küçücük köy evinin içinden bazukaları bastıran bir ses gürlüyordu 10 ağızdan YENİ BİR DÜNYANIN HABERCİSİ "...Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik" diye. Ve bu ses yankılanır günümüze değin. Mahirlerin Ertanların sesi yankılanır ne zaman bir devrimci faşizme karşı direnmenin destanını yazıyorsa, duyar kulaklarında bu sesi. Yenilginin ortasında dimdik bir anıt gibi duran Kızılderenin sesini. 12 Mart açık faşizminde daha sistemli olarak saldırısını sürdüren oligarşik diktatörlük baskı ve terör ile kitleleri zaptetmeyi planlıyor yurtseverlerin, devrimcilerin üzerine ölüm kusan namlularını doğrultuyor. 1972de "On"ların genç vücutlarındaki kurşunlar yediveren gül gibiydi ve vurulan ölmüyordu. Bugünde Kızılderenin yolunda gidenlere sıkılan kurşunlar yediveren gül sanki, ve yine vurulan ölmüyor işte oligarşiyi ve onun maşalarını çıldırtan, azgınlaştıran tarihin bu gerçeği. Biz biliyoruz ki, bu zulüm cenderesi ilelebet değil, Kurtuluşun bir kızıl karanfil gibi açtığı günden ötesine yepyeni bir dünya var. Ve oraya giden tek yol Kızılderenin DEVRİMCİ YOLu.
İşte devrimciler bu anlayışla tüm Türkiyede 30 Mart günü devrim şehitlerini andılar. Okullarda yapılan forumlarda, köylerde, fabrikalarda "on"ların mücadeleleri, kararlılıkları anlatıldı.
İŞTE 30 Mart 1977 günü Karadeniz halkı devrim şehitlerini anmak için onlardan birinin Ertan Saruhanın mezarının başında toplandı. Karadenizin dört bir tarafından gelenler Fatsada Ertan Saruhanın mezarının başında buluştular. Tüm Fatsalıların gururla bahsettiği Ertan'ın mezarının başında akrabaları, hemşerileri ve diğer yerlerden gelen bir kalabalık vardı. Polisin aldığı tedbire racğmen Bölgede Kızıldere'nin unutulmadığını anlatan çalışmalar yapan ve bunu 30 Marta doğru yoğunlaştıran devrimciler, üzerinde 10 yoldaşımızın resmi olan bir bez pankart açarak töreni baştattılar. Yapılan saygı duruşundan sonra Ertan Saruhanın ailesi adına konuşan bir yakını onu, Nihat Yılmazı, Ahmet Atasoyu anlattı o yöre halkının ağzından. "Onların halka olan bağlılığının, mücadelelerinin onuru olduğunu" söyledi. Daha sonra söz alan bir devrimci arkadaş: "Kızıldere'nin unutulmadığını" vurguladı. "Kızılderede 10 yoldaşımızı kaybettik ama onlardan biri olmaya can atan binlercesi var bugün. Türkiyede her köy bir Kızıldere olmaya namzettir. Devrimciler bugün Kızıldere direnişine lâyık olma çabası içindedirler" dedi. Daha sonra aynı mezarlıkta yatan 2 devrimci arkadaşın mezarlarında da saygı duruşu yapıldı ve topluca devrim andı içildi. Daha sonra oligarşinin aldığı tedbirlere rağmen flama açıldı ve marşlar söylenerek yürüyüşe geçildi. Ertesi gün Fatsada 25 arkadaş gözaltına alınıp mahkemeye sevkedildi. Bu anma töreniyle birlikte bir gerçek daha ortaya çıkıyordu. Dergilerinde geçmişin mirasçısı pozlarda süslü yazılar yazan KSD revizyonistleri "can güvenliklerinin sağlanamayacağını" zannettikleri gerekçesiyle törene katılmadılar. Zaten geçmişi bütün, kıvırtmalarına rağmen tümden reddettiklerini artık gizleyemiyecek durumda olanların böyle bir törende var olmaları da gereksizdi. Çünkü onlar mücadelelerini aynı zamanda Kızılderenin "devrimci yol"una karşı da açmışlardı. Revizyonistlerin bu tavırlarına rağmen devrimciler "can güvenliklerini (!)" sağlıyarak töreni başarıyla bitirip şehitlerini andılar. KSDciler ise törene katılmıyarak kendi "can güvenliklerini (!)" en iyi şekilde sağladılar her halde. Geçmişin inkarını "kurtuluş" sananlar bir kez daha yanılgıya uğramanın acizliği içindeydiler. Kızıldere Direnişi, Karadenizden başka bölgelerde de anıldı. İstanbulda, Ankarada ve başka şehir ve kasabalarda anma toplantıları düzenlendi. Bildiriler dağıtıldı. Geniş bir afişleme yapıldı. K I Z I L D E R E U N U T U L M AY A C A K, KURTULUŞA KADAR SAVAŞ sloganları T ü r k i y enin dört bir yanına ulaştı. Bu arada Devrimci Gençlik dergisi, çok miktarda bastırılan bir KIZILDERE Özel sayısı yayınladı. Bu özel sayıda, Kızılderenin niçin unutulmayacağı, geçmiş karşısında doğru devrimci tavrın ne olması gerektiği anlatıldı. Ayrıca, şehitlerin hayatlarına ve yakınlarıyla yapılan röportajlara yer verildi. "...Egemen sınıflar sağlıklarında, büyük devrimcileri ardı arkası gelmez amansız cezalarla mükafatlandırırlar doktrinlerini, en vahşi düşmanlık, en koyu kin, en namussuz yalan ve iftira kampanyalarıyla - karşılarlar. Ölümlerinden sonra büyük devrimcileri zararsız azizeler haline getirmeye söz uygun düşerse evliyalaştırmaya, ezilen sınıfları teselli etmek ve onları aldatmak için isimlerini bir hale ile süslemeye çalışırlar. Böylece onların devrimci doktrinlerinin gerçek özü unutturulur, basitleştirilir ve devrimci keskinlikleri törpülenir" (Lenin) İşte geçmiçe sahip çıkıyoruz adı altında KSDnin, Halkın Kurtuluşunun ve diğerlerinin yaptığı budur. Keskin pozlarda geçmişin devrimci özünü törpülemek onu burjuvazinin kabul edebileceği bir hale getirmek. l971i ve Kızıldereyi salt bir yiğitlik gösterisine indirgiyenlerin gideceği yer ancak burjuvazinin yanıdır. Ama tüm engellemelere rağmen halkımız Kızıldereyi Onların istediği gibi anacaktır. Kurtuluşa Kadar Savaş şiarını devrim yoluna kanlarıyla yazanların anısı yolumuza ışık tutacaktır. /Kızıldere Unutulmayacak, DY Sayı 1 |
![]() |
|
Devrimci Yol Dün Bugün ve Yarindir! -2014-